1.05.2012

Sevgidaslarim


Biliyorum merakla bekliyorsun, keyif dolu bir haftasonu gecirdim. Hic eskimeyen ve de eskimeyecek olan bir cocukluk arkadasim ziyaretime geldi. Arkadas demek haksizlik olur, dost kelimesinin bile icini bosalttilar sirtimdan vuranlar o yuzden bu duygunun adi ne olmali bilemiyorum henuz belki yazimin devamina icimden birsey geliverir. Sevgilime kavusmus gibi  icim kipir kipir heyecan dolu ve mutlu, kardesimle berabermisim gibi icten samimi ve dogal, hala 11 yasindaymisizcasina eglenceli anin keyfini cikariyorum onun yaninda. 
Keske daha yakin olsak da su dunya da artik bir elin parmaklarini gecmeyecek kadar azalan sevgidaslarimla (bak buldum bile) her animiz beraber olsa. Iki hafta sonra da bu sevgidaslarimdan birine de ben gidiyorum haftasonu simartilmaya. Dunyada esine benzerine cok az rastlanacak  yani ben daha rastlamadigidim icin soyluyorum, sanki dunyaya sadece etrafindakileri mutlu etmek ve hayatlarini kolaylastirmak icin gelmis bir sevgidasimdir kendisi. Istedigin kadar simarabilirsin onun yaninda ne  usanir ne yargilar ne uff der... bazen ondaki sabrin bende olmasini istedigim zamanlar olur ama ben kendimi sevdigim icin biraz bencillik isime gelir hep. Insan kendini sevdigi kadar etrafini sever ya ben en az kendim kadar da sizleri seviyorum. Beni bikmadan usanmadan dinledigin icin, kotu gunlerimle yanimda olup iyi gunlerimi de benim coskumu da ayni cosku ve mutlulukla paylastigin icin sana tesekkur ederim, iste o elin bes parmaklari siz kendinizi biliyorsunuz. Bu besparmakligi uzerine alinacaklar da var ama artik ne kadar ekmek o kadar kofte!
Yillar once patronum 40'li yaslarinin basinda ben 20'lerin ortasindayken bu lafi oyle cok ederdiki o zamanlar, Ucaksavar'da Kuzey Kampusun ust kosesindeki Ismail amcanin kofteleri gelirdi sadece gozumun onune. Bogazicinin yurdunda kalirken 18 yasinda enerjimizi nereye sarfedecegimizi henuz bulamamisken  bir turlu de doymak bilmez, gece 12'de kapilar kapanmadan once cikar gider butun odaya kofte ekmek yaptirirdik. En kucuk cubugu kim cekerse o gider alirdi kofte ekmekleri.  Bir de bu kucuk kucuk copu cekip Bogazicin pastanesinin yanindaki manava giderken arabanin uzerime surulmesi hikayesi var hatirlatirsan bir arada onu anlaticam (anlatacagim) simdi Ismail Amca'nin koftelerine donelim. 
Yarim ekmek dusun  ortadan ikiye kesilmis bekliyor taptaze mis gibi ustu citir ici pamuk..
diger yanda kofte ve biftekler mangalda kizariyor onlar kizarirken bir yanda domates ve biberler kozleniyor, su ortadan ikiye ayrilmis ekmek  ekmek son anda kizarmis etin ve koftenin uzerine gelecek sekilde konuyor biraz isiniyor  etlerin suyunu cekiyor. Tost makinasina yatirilan ekmegin icine once incecik biftek ustune kofteler ve hatta zevke gore sucuk bile atildiktan sonra bir dilim kasar peyniri konduktan sonra kozlenmis biber ve domates de eklenip ekmek kapatiliyor ve tost makinasinin icinden peynirin erigidine dair cizirtilar gelene kadar agzindan salyalar akarak bekliyorsun. Hemen kalkip bu tarifi denemeyen agzinin tadini bilmiyor ve hic bilemeyecek demektir!!!
N'erden nereye di mi iste tipik bir ben sohbeti daldan dala atladim yine ancak unutmadim konuya 'Ne kadar ekmek o kadar kofte' den geldik ya daha onceki bir yazimda bana bir adim gelene ben 10 adim giderim bu degismez kisiligim boyle... ancak artik 'Aldim verdim ben seni yendim yenmeye geldim alamazsin veremezsin sen beni yenemezsin yenmege gelemezsin'...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder