Biliyorum
merakla bekliyorsun, keyif dolu bir haftasonu gecirdim. Hic eskimeyen ve de
eskimeyecek olan bir cocukluk arkadasim ziyaretime geldi. Arkadas demek
haksizlik olur, dost kelimesinin bile icini bosalttilar sirtimdan vuranlar o
yuzden bu duygunun adi ne olmali bilemiyorum henuz belki yazimin devamina icimden birsey geliverir. Sevgilime kavusmus gibi icim kipir kipir
heyecan dolu ve mutlu, kardesimle berabermisim gibi icten samimi ve dogal, hala 11
yasindaymisizcasina eglenceli anin keyfini cikariyorum onun yaninda.
Keske
daha yakin olsak da su dunya da artik bir elin parmaklarini gecmeyecek kadar
azalan sevgidaslarimla (bak buldum bile) her animiz beraber olsa. Iki hafta sonra da bu
sevgidaslarimdan birine de ben gidiyorum haftasonu simartilmaya. Dunyada esine benzerine cok az
rastlanacak yani ben daha rastlamadigidim icin soyluyorum, sanki dunyaya
sadece etrafindakileri mutlu etmek ve hayatlarini kolaylastirmak icin gelmis
bir sevgidasimdir kendisi. Istedigin kadar simarabilirsin onun yaninda ne
usanir ne yargilar ne uff der... bazen ondaki sabrin bende olmasini istedigim zamanlar olur
ama ben kendimi sevdigim icin biraz bencillik isime gelir hep. Insan kendini
sevdigi kadar etrafini sever ya ben en az kendim kadar da sizleri seviyorum.
Beni bikmadan usanmadan dinledigin icin, kotu gunlerimle yanimda olup iyi
gunlerimi de benim coskumu da ayni cosku ve mutlulukla paylastigin icin sana
tesekkur ederim, iste o elin bes parmaklari siz kendinizi biliyorsunuz. Bu
besparmakligi uzerine alinacaklar da var ama artik ne kadar ekmek o kadar
kofte!
Yillar
once patronum 40'li yaslarinin basinda ben 20'lerin ortasindayken bu lafi oyle
cok ederdiki o zamanlar, Ucaksavar'da Kuzey Kampusun ust kosesindeki Ismail
amcanin kofteleri gelirdi sadece gozumun onune. Bogazicinin yurdunda kalirken
18 yasinda enerjimizi nereye sarfedecegimizi henuz bulamamisken bir turlu de doymak bilmez, gece 12'de
kapilar kapanmadan once cikar gider butun odaya kofte ekmek yaptirirdik. En
kucuk cubugu kim cekerse o gider alirdi kofte ekmekleri. Bir de bu kucuk
kucuk copu cekip Bogazicin pastanesinin yanindaki manava giderken arabanin
uzerime surulmesi hikayesi var hatirlatirsan bir arada onu anlaticam
(anlatacagim) simdi Ismail Amca'nin koftelerine donelim.
Yarim
ekmek dusun ortadan ikiye kesilmis bekliyor taptaze mis gibi ustu citir
ici pamuk..
diger
yanda kofte ve biftekler mangalda kizariyor onlar kizarirken bir yanda domates
ve biberler kozleniyor, su ortadan ikiye ayrilmis ekmek ekmek son anda
kizarmis etin ve koftenin uzerine gelecek sekilde konuyor biraz isiniyor
etlerin suyunu cekiyor. Tost makinasina yatirilan ekmegin icine once incecik
biftek ustune kofteler ve hatta zevke gore sucuk bile atildiktan sonra bir
dilim kasar peyniri konduktan sonra kozlenmis biber ve domates de eklenip ekmek
kapatiliyor ve tost makinasinin icinden peynirin erigidine dair cizirtilar
gelene kadar agzindan salyalar akarak bekliyorsun. Hemen kalkip bu tarifi
denemeyen agzinin tadini bilmiyor ve hic bilemeyecek demektir!!!
N'erden nereye di mi iste tipik bir ben sohbeti daldan dala atladim yine ancak unutmadim konuya 'Ne kadar ekmek o kadar kofte' den geldik ya daha onceki bir yazimda bana bir adim gelene ben 10 adim giderim bu degismez kisiligim boyle... ancak artik 'Aldim verdim ben seni yendim yenmeye geldim alamazsin veremezsin sen beni yenemezsin yenmege gelemezsin'...
N'erden nereye di mi iste tipik bir ben sohbeti daldan dala atladim yine ancak unutmadim konuya 'Ne kadar ekmek o kadar kofte' den geldik ya daha onceki bir yazimda bana bir adim gelene ben 10 adim giderim bu degismez kisiligim boyle... ancak artik 'Aldim verdim ben seni yendim yenmeye geldim alamazsin veremezsin sen beni yenemezsin yenmege gelemezsin'...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder